Adamın biri ölmüş ve başmeleğin karşısına çıkmış. Melek elinde adamın defterini karıştırıp duruyor ve bir sevap arıyormuş. Bakmış bakmış en sonunda defterden sadece bir
tane sevap bulmuş.
Bak oğlum, senin nereye gideceğin belli. Sen cehennemliksin ama şu sevabının hatırına sana bir seçim şansı tanıyorum. Türk cehennemine mi gitmek istersin yoksa Avrupa cehennemine mi?
Bizim uyanık hemen sormuş:
- Aralarındaki fark nedir?
- Avrupa cehenneminde sana her Gün bir
kaşık bok yedirecekler, Türk cehenneminde ise bir kova yedirecekler.
Tabii adam hemen Avrupa cehennemini seçmiş ve göndermişler. Günler gayet güzel geçiyormuş. Sadece her gün
çok şık giyinimli bir garson gelip adamın ağzına bir kaşık bok sıkıştırıyor ve gidiyormuş.
Aradan 40 yıl geçmiş ve adamın midesi
artık bok kaldıramayacak duruma gelmiş. Kendi kendine düşünmüş:
"Ben bir kaşığa dayanamıyorum, Türkler
bir kovaya nasıl dayanır?"
Sonunda kalkıp Türk cehennemine gitmiş.
İçeri bir girmiş içeride halaylar çekiliyor, horonlar tepiliyor.
Hemen birini çevirip sormuş:
- Ya ben 40 senedir buradayım bir kaşığa dayanamıyorum, siz
bir kova yiyip nasıl hala bu durumda olabiliyorsunuz?
- Adı üstünde burası Türk cehennemi, burda kova bulunsa bok
bulunmaz, bok bulunsa kova bulunmaz..
40 yıldır bir bok yiyemedik!