Asker ocağı, memleketin tüm fertlerinin, adalet, eşitlik ve vatanseverlikle eridiği bir potadır.
Asker ocağında, ülkenin tüm zenginlikleri bir karavanada kaynar ve lezzetinden yenmez adeta. Emret Komutanım, işte bu karavanın aşçısıdır.
Ankaralı Gökhan Sırım, Trabzonlu Cemal Hekimoğlu, İstanbullu Rıdvan Sarı. İzmirli Fikri Zihni Parlak, Sivaslı Mehmet Karatren, Konyalı Şemsi Güneş, Mersinli Tansel Teneke, Rizeli İdris Fındıkoğlu…..Hepsi 56. Piyade Er Eğitim Alayı’nda bir araya gelirler ve küçük bir Türkiye panoraması oluştururlar.
Vatani görevleri sırasında yaşadıkları hasretlikleri, arkadaşlıkları, üzüntüleri, acı tatlı anıları ve vatan söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan göreve gidişlerini ekran karşısında izlerken, hepimiz kendimizden bir şeyler buluruz bu hikayelerde.
Ya benzerlerini yaşamışızdır ya da bir yakınımızdan dinlemişizdir.
Yalnız bizim bölükteki askerler biraz haşarıdır, haylazdır. Bizim erlere sorarsanız; onlara göre sorun yoktur. Çünkü sorunu yaşayan komutanlardır.
Levent Üsteğmen, Kerim Asteğmen, Ahmet Başçavuş, Numan Uzman Çavuş bizimkileri disiplin altına almak ve çakı gibi asker yapabilmek için biraz fazla emek harcamak zorundadır.
Fakat bu haylaz ve haşarı bölük, tam kaybettiklerini düşündüğümüz en kritik anda hemen tek vücut olup komutanlarının yüzünü kara çıkarmamaktadırlar.
Tabi hikayemiz sadece alayda geçmiyor. Bir de askerlerin hafta sonu çıktıkları çarşımız ve bu çarşının en gözde mekanı olan pastanemiz var.
Pastanemizin gözde mekan oluşu sadece pastalar yüzünden değildir. Jumbo Gökhan için böyle olabilir ama en azından Parlak, Tembel, Sarı, İdrus, Neyzen ve diğer erler için pastadan daha önemli güzel mi güzel kızlar vardır burada.
Asker arkadaşlıkları unutulmaz denir; bunun nedenini her hafta Emret Komutanım’ı izlerken daha iyi anlayacağız. Çünkü, askerlikte en önemli şey dayanışmadır. Sivil hayata göre çok daha zor şartlar altında yaşanan askerlikte, yurdun dört bir köşesinden gelmiş bu insanlar ayakta kalmanın, moralli olmanın dayanışma ile, dostlukla, arkadaşlıkla mümkün olduğunu gösterecekler bize. PİYADE KIDEMLİ ÜSTEĞMEN LEVENT YILMAZ
Askerlerin hem çok sevdiği hem de saygı duydukları Levent Üsteğmen, çocuklarını gece uyurlarken seven bir baba edasıyla askerleri üzerinde titremektedir. Herkesin umudunu kestiği anlarda bile bu haylazlar bölüğüne güvenmektedir. Ve bizimkiler de eskileriyle yenileriyle Levent Üsteğmen’in yüzünü kara çıkarmamaktadır.
Karakterler
PİYADE ASTEĞMEN KERİM
Bir an önce evlenmek istemekte, her karşısına çıkana “niyetim ciddi” diyerek dalmaktadır; gördüğüne âşık görmediğine bulaşık durumu yani… Güzeller güzeli Alev hemşire, son favorisidir. Ama kime niyet kime kısmet hesabı, Alev hemşire değil, Narin hemşire hoşlanmaktadır Astek Kerim’den. Kerim, bir taraftan Alev hemşireye ulaşmaya çalışırken bir taraftan da Narin hemşireden kaçmaya çalışmaktadır. Yorucu bir aşk üçgeni…
Bu arada astek Kerim müzmin baş belası Cemal’e, memlekete gitmesi için izin vermemiş ve Cemal de firar edip askerliğini yakmıştır. Kerim, Cemal’in kendisiden nefret ettiğini ve intikamını alacağını düşündüğü için bunalıma girmiştir. Uykuları kaçmakta ve Cemal’i kabus olarak görmektedir. Ve Kerim’in kabusu Cemal, cezasını çekip alaya döner.
PİYADE ER CEMAL HEKİMOĞLU, TRABZON
Biricik Müjdesinin, Dursun’la evleneceğini duyan Laz Cemal, firar edip düğünü basmıştır. Ama ne yazık ki yanlış düğüm basmıştır. Müjde’nin evlendiği falan yoktur ama Cemal’in askerliği yanmış, 6 ay da hapis yatmıştır. Cezası biten Laz Cemal’i birliğine geri getirirler. Tenzili rütbeye gidilmiş ve çavuş rütbesi alınmıştır. Eski görevine, nizamiyeye geri verirler Cemal’i…
PİYADE ONBAŞI ER GÖKHAN SIRIM
Her daim aç… Onu bundan iyi tanımlayacak hiçbir kelime yok. Yiyecek bir şey bulamazsa üstünü başını bile yiyebilir. Toraman bir arkadaş olduğundan koğuşçu yapmışlar ama o devamlı yemekhanenin kapısında dolaşmakta. Yemekhaneciye “buna fazladan yemek vermeyeceksin” diye emir vermişler. Bu durum Parlak Fikri ve Tembel Teneke’nin işine yarıyor. Yemek verip işlerini gördürüyor, haytalıklarına ortak ediyorlar Jumbo’yu… Jumbo bazen kıdemliliğini ve (onbaşılığını) arkadaşlarına karşı dozun kaçırarak kullanmaktadır.
PİYADE ER RIDVAN SARI, İSTANBUL
Hasta Fenerbahçeli… Babası da, dedesi de öyleymiş. Hafta sonları Fenerbahçe’nin maçlarına gidebilmek için elinden ne gelirse yapıyor. Ahmet Başçavuş defalarca uyarmış ama yine de üniformasının altına Fenerbahçe forması giymekte direniyor. Sıhhiyeci… Hemşirelerle arası çok iyi… Komutanlardan ya da arkadaşlarından biri ona soyadıyla seslenmeye görsün; Sarııı! Dayanamıyor Rıdvan: Laciveeeert! Başı kaç kere belaya girdi bu yüzden
PİYADE ER ZİHNİ FİKRİ PARLAK, İZMİR
Zihni’nin Fikri’nin parlaklığı sadece ismiyle sınırlı kalmış. Ama o kendini öyle zeki sanıyor ki… Her daim, Tembel Teneke’yle beraber haytalık peşinde… Diğer askerler de bazen sıkıştıklarında, çıkış yolu olarak hep Parlak’tan bir zekice plan beklemektedir. Ama kılavuzları Fikri olunca, burunları da dertten kurtulmuyor. Yazıcı… Sevdiği ve sıkça kullandığı tekrar lafı, “Güseeeeeel!..”
PİYADE ER MEHMET KARATREN, SİVAS
Yeni gelen acemilerden biri… Sakin, gönül adamı ama haksızlığa tahammül edemeyen bir tarafı var. Neyzen’le iyi arkadaş oluyorlar.
PİYADE ER TANSEL TENEKE, MERSİN
Tembel kelimesi onun tembelliğini açıklamak için yetersiz kalıyor. İlkokulu 6, ortaokulu 4, liseyi 5 senede bitirebilmiş. Konu kaytarmaksa, dünyanın en zeki adamı ama onun dışında düşünmeye bile üşeniyor. En iyi arkadaşı Parlak Fikri… Kantinci…
PİYADE ER İDRİS FINDIKOĞLU, RİZE
Yeni gelen acemilerden biri… Laz Cemal’i toprağı olarak belleyip yakın olmaya çalışıyor. Ne var ki Laz Cemal, soyadından dolayı İdris’i kanlısı sanıyor ve köşe bucak kaçıyor. Daha sonra aralarında bir kan davası olmadığını anlıyor ve dost oluyorlar. Artık iki Laz birlikte alaydakileri duman ediyorlar. İdris’in bir özelliği de bazen (her bölümde bir kere) hiç es vermeden makineli tüfek gibi konuşmakta ve karşısındakini felç etmektedir.
PİYADE ER ŞEMSİ GÜNEŞ, KONYA
Yakışıklı, temiz yüzlü, romantik bir delikanlı… Bir kıza âşık ama aşkını hiçbir zaman söyleyememiş. Çoğu zaman hayal âleminde dolaşıyor. Ney çalıyor. Bu yüzden arkadaşları “Neyzen” diye çağırıyorlar. İlerleyen bölümlerde, yakışıklılığı, saflığı ve iyi yürekliliğiyle Vişne’yle aralarında bir aşk ilişkisi başlayacaktır.
PİYADE ÇAVUŞ NUMAN AK, ADANA
Bölük çavuşu… Arkadaşlarına kök söktürüyor. Haliyle seveni de yok. Dayı hareketleri, bir kabahat işlendiğinde hemen komutanlara yetiştirmesi yüzünden tam bir baş belası… Lakabı ‘Akrep’ Askerlere uzaktan “Huooop, yeşilli!..” diye seslenmeyi ve hepsini birden baktırtmayı çok seviyor. Bundan haz alıyor.
ALEV HEMŞİRE
Seksi hemşire.. Bütün askerler hastası olmuş.. Astek’in rüyalarını süslüyor… Ahmet Başçavuş da peşinde…
NARİN HEMŞİRE
Eli ağır, kendisi ağır bir hemşire… O da Astek Kerim’e yanık. Ama Astek devamlı kaçıp duruyor Narin’den…
ÇİKOLATA, 3 kardeşin en büyüğü, esmer güzeli Nilüfer… Üniversite 2. sınıfta… Babalarının pastanesinde okuldan vakit buldukça ve hafta sonları çalışıyor. Ailesiyle beraber yaşıyor. Biraz şımarık ve ukala tavırları yüzünden, başta atışsalar da zaman içinde Karatren’le birbirlerinden hoşlanacaklar.
KARAMEL, Kardeşlerin ortancası. Biraz da saf olanı…
VİŞNE, Kardeşlerin içindeki en küçüğü ve romantik olanı. Çikolota ve Karamel kadar girişken değildir. Bir yanış anlaşılma sonucu incittiği Neyzen’le aralarında romantik bir aşk ilişkisi başlayacaktır.
PİYADE KIDEMLİ BAŞÇAVUŞ AHMET ŞAHİN
Artık emekliliğine sayılı günler kalmış olan Ahmet Başçavuş, yeni albayın etkisi altında sertleşmiştir. Bir yandan da emeklilik günlerinin, emekli olduktan sonra yerleşeceği kasabanın hayalini kurmakla geçer günleri…
PİYADE ALBAY BURHAN SEZER
Yeni alay komutanı… Uzun süre doğuda ve kıta görevlerinde bulunmuş, zor şartlarda askerlik yapmaya ve askerlerinin de bir zor şartlara uyum sağlamasına alışkın, çok sert bir komutan. Gözde Rayban gözlükleri, boynunda fularıyla nereden ve ne zaman karşınıza çıkacağını bilemiyorsunuz; alayı her daim teftiş ediyor. Fazlaca espri anlayışı yok. Levent üsteğmene, kahraman bir asker olduğu için saygı duysa da yöntemlerini ve askerlere karşı yumuşak davranmasını tasvip etmiyor.